Araf 179 tefsiri

Andolsun ki insanlarin ve cinlerin cogu cehennem icin yaratilmistir.

Bilinen ve bilinmeyen iradeli varlıkların yaratildigini ve sonradan onların çoğunun cehennemi tercih etmeye yoneldiginden bahsedilmektedir.

Ayetlerdeki “li” edatı “için” manasinda değil, sonradan irade ile gerceklesen bir tercihe işaret olarak kullanilmamistir.

Bunun en net örneği Kasas 8’de gormekteyiz:

Ayetteki “li” kelimesine için manasi verildiginde bu ayetin meali şu sekildedir:

“Firavun’un ailesi kendilerine düşman ve hüzün vesilesi olacağı için Onu kaybolmuş çocuk olarak bulup aldı”

Halbuki hiç kimse başlarina düşman ve bela olacağını bile bile bir çocuğu alıp büyütmez.

Araf 179’daki “li” ifadesi de aynen boyledir. Kasas 8’in dogru meali:

“Nihayet Firavun ailesi onu yitik çocuk olarak (nehirden) aldı. O, sonunda kendileri için bir düşman ve bir tasa olacaktı.”

“Andolsun ben insanlari ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattim”

Eğer Allah’in amaci kendisine kul olmamiz ise bu amaca hizmet etmeyip cehenneme gidecekleri neden yaratsin?

O zaman Araf 179’u cehennem icin yaratilma olarak anlamlandirmak mümkün değildir.

“li” edatinin bu kullanımı sadece Kuran’da değil, o dönemin edebiyatinda da bu şekilde mevcuttu ve arap Gramerinde kullanımı halen boyledir. Araplar (sebep bildiren) li bağlacını, (sonuç bildiren) li edatından ayırırlar. Bk. Wright, Arabic Grammar3, I, 291C.

Aynı şekilde “biz onlara günahlarıni artirmalari icin muhlet veriyoruz” diye meallendirilen Ali Imran 178. ayeti de “Günahlarını artıracakları halde(yani, sonuç itibariyle artırırlar) Biz onlara uzun bir hayat veririz.” şeklindedir.

Hasan el Basri’nin bu konuda (doğum hicri 20- ölüm hicri 106) örnek gösterdiği şiir beyti şudur (Bkz. Kader risalesi):
Ve li’l-mevti tağdû’l-vâlidâtu sihâleha Kemâ liharâbi’d-dehri tübne’l-mesâkinu
Tercümesi:
“Anneler yavrularını sonuçta öleceklerini bildikleri halde doyururlar, (tıpkı) binaların, zamanın onları harap edeceği bilindiği halde yapıldığı gibi.

Örneğin; Allah’ın: “Sizden her kim, ileri gider (yetekaddeme) veya geri kalırsa (yeteahhara)” (74/37) sözünü düşün. Allah’ın onlara kudret vermesi sebebiyle onlar ileri gider veya geri kalırlar. Dolayısıyla iyilik yapan kimse Cenneti hakedecek, kötülük yapan da Cehennemi (en-nar) hakedecektir. Eğer mesele yanlış görüş sahiplerinin iddia ettikleri gibi olsaydı, onların ne ileri gitme ve ne de geri kalma (yetenekleri) olmayacaktı. Ne ileri giden övülecekti, ne de geride kalan yerilecekti. Çünkü onların zannına göre bu, ne onlardandır, ne de onların elindedir fakat onlara yapılan bir şeydir. Boyle olsaydi Kuran’da yüzlerce ayette iyilik ve iyiler övülmez, kötüler yerilmezdi. Allah onların cezalarından bahsederken “onlara önceden yazdığım ceza” (ketebtü) demeliydi, fakat “onların yapmış olduklarından dolayı ceza [cezâen bi mâ kânû ya’melûne] (Secde 17) dememeliydi.

Bu yazı Ayetler, Uncategorized içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın